Kitap Önerileri
1- Düşünce Gücüyle Tedavi – Louise Hay
2-Kalp Gücüyle Tedavi – Lousie Hay& David Kessler
3-Sona Eren İlişkinin Ardından Yeniden Toparlanmak – Dr. Bruce Fisher
4-Şimdi’nin Gücü- Eckhart Tolle
5-Dört Anlaşma – Don Miguel Ruiz
6-Beşinci Anlaşma – Don Miguel Ruiz
7-Beden Dili – Joe Navarro
8- İnsanın Anlam Arayışı – Viktor E. Frankl
9- İnsan Mühendisliği – Nüvit Osmay
10- Küçük Beyaz Şifa Kitabı – Nil Gün
İyi Yaşam Önerileri
1- Yakın çevrenizi pozitif insanlardan oluşturun
2-Lavanta yağı,sandal ağacı yağı gibi gevşetici ve hoş kokulu yağlardan faydalanın
3-Stresli olduğunuz zamanlarda kullanmak üzere nefes teknikleri öğrenin
4-Uyanır uyanmaz yataktan fırlamayın bir kaç dakika
5-Özellikle moraliniz bozukken enstrümantal parçalar dinleyin
6-Sorun yaşadığınız konular hakkında içinizden geldiği gibi yazın
7-Bir hayal defteri edinin, hayallerinizi bu deftere yazın
8-Vitamin seviyelerinizi kontrol ettirin, bedeninizin ihtiyacı olan vitaminleri tamamlayın
9-Meditasyon yapın, ilk zamanlar odaklanmak zor gelebilir ama ne kadar yaparsanız o kadar gelişirsiniz.
10-Sözcüklerinize dikkat edin, pozitif cümleler kurun
11-İnsanları anlamaya çalışın, aşırı empati kurmayın,istenmediği sürece akıl vermeyin
12-Bir olayı dinlerken taraf tutmayın, olayın iki tarafa da bir şey öğrettiğini unutmayın
13-Haklı olmak yerine mutlu olmaya odaklanın
14-Birisi size bağırıyorsa, onu sessizce dinleyin,bağıran kişi duyulmak istiyordur.
15-Pişmanlıklar, kızgınlıklar,kayıplar size bir şey öğretti ve bitti onları aşmak için yöntemler öğrenin,anıları serbest bırakın, ömrünüzün sonuna kadar bu ağırlıklarla yaşamaya ihtiyacınız yok
Öz Enerjinizi Kullanın!
İçinizde tuttuğunuz,bastırdığınız her duygu bir enerjidir.Siz o enerjiyi ne kadar yok saymak isterseniz ona o kadar güç verirsiniz.Odaklandığınız şey her ne ise onu büyütürsünüz.Yaşadığınız her olayı bir tohum gibi düşünün, her tohumun içeriğinde başka başka duygular var.Sizi üzen,öfkelendiren her olay yaşanır ve biter ancak o tohum içinizdeki kin ve nefretle sulanmaya devam eder.Üzgün bir çiçek yetiştirmek yerine o tohumu kökünden söküp yerine sevgi dolu renkli bir anı ekebilirsiniz.Bunu yapmak için herhangi bir materyale ihtiyacınız yok.Öncelikle o bastırdığınız enerjinin yüzeye çıkmasına izin vermeniz,bunun yapılabilir olduğuna inanmanız ve bir kaç teknik bilmeniz yeterlidir.
Kısa süreli bir meditasyonla çocukluğunuzdan beri içinizde tuttuğunuz bir olumsuz duyguyu serbest bırakabilirsiniz. Meditasyon yapmak, odaklanmak başlarda zor gelebilir,dikkatiniz çabuk dağılabilir ama biraz çalıştıktan sonra kolaylıkla odaklanmak mümkündür.
Duygularınızla yüzleşmek ve onları değiştirmeye başlamak bugün kendinize yapabileceğiniz en büyük iyilik olur.Olumsuz anılara ve duygulara tutunmak,acıdan içten içe zevk almak sizi köreltir,şimdide yaşamanızı engeller.
Hayatta ne yaşamayı seçerseniz onu yaşarsınız.Seçimlerinizi gözden geçirin,size hizmet etmeyen geçmişinizden,duygularınızdan,bugünlerde yaşadığınız sorunlardan kurtulmak için önce onları fark edin.Sonra bu değişime niyet edin ve bir teknik öğrenin.Herkese uyan bir rahatlama tekniği vardır biraz araştırmacı olun ve kendinize en uygun olanı bulun.
Öz enerjinizi şimdi şu anda mutlu olmak üzere kullanın, ne geçmişe takılı kalın ne de gelecek için kaygılanın. İçinizde, onu keşfetmenizi bekleyen büyük bir potansiyel iyileştirici enerji var, iyileştirici enerjinizle kendi kendinize iyi gelin. Bir insandan, bir eşyadan, bir yerden medet ummayın yalnızca kendi gücünüze odaklanın ve sihirli bir değneğe ihtiyaç duymadan hayatınızı değiştirebileceğinize emin olun.
****Meditasyon yapmaya başlamak için youtube kanalımdan Geçmişi Özgür Bırakma videosunu seçebilirsiniz. Link: https://www.youtube.com/watch?v=-uJxiKlNFSM
Günün Menüsü
Uzun bir aranın ardından coşkulu bir “Merhaba!”
Günün nasıl geçer? Güzel olup olmaması,günden güne değişir değil mi? Değişmez aslında. Günü güzel kılan seni güldürmesi değil,büyütmesidir.
Yaşadığın olayların ve sıradan geçen günlerinin toplamının, heybende biriken bir ömür olduğunu düşünürsek heybeyi çala kalem doldurmak niye?!
Her yeni gün, değişen bir şey olmadığında bile değişiktir. Her şey aynı kalsa bile sen dünü yaşadın ya artık eski sen değilsindir. Acı veren anılar, hiç beklemediğin sonlar, yetişmeyen işler seni büyütür, geliştirir. Sezen’in şarkısında söylediği gibi “Bir macera yaşamak dediğin küçük zamanlar harmanı sevindiğin, üzüldüğün.”
İnsanoğlu her koşulda yaşamaya alışır. Ölümler,ayrılıklar,bitişler birer son gibi görünür oysa hepsi yeni birer başlangıçtır. “En vazgeçilmeyen” diye tabir edilen şey ise bence sadece bir dönemlik saplantıdır. Bu dönem bazen kısa olur bazen uzun orası ayrı.Mühim olan acının hafiflemesi,yaranın kabuk tutması, hatta çoğu zaman hiç olmamış gibi olmasıdır.
Her şey geçer, her gün güzel geçer. Günün gerçek güzelliği, insanı bir adım ileri taşımasıdır.
Olumlama
Yaşadığım her gün benim için özel ve değerlidir.
Günümün güzel geçmesinin gerçek anlamını biliyorum.
Hayatımla barışığım.
Hayatımı seviyorum.
Hayatımdaki güzelliklere layığım.
Hayatımı olduğu gibi kabul ediyorum.
Geçmişi Özgür Bırak ve Uykuya Dal
Eskiyi Bırak Yeniye Bak!
İçinde bulunduğumuz ilişkiler,arkadaşlıklar,işler,ortaklıklar ve ortamlar için kendimize göre bir son kullanım tarihi belirleriz ya da hiç bitmeyecek gibi düşünürüz.Sonra o alanda öğreneceklerimiz bittiğinde ruhumuz doyduğunda sistem bizi bu yapının dışına atmaya zorlar hatta bazen direk atar çünkü gerçek son kullanım tarihi gelmiştir.O zaman kendimizi güçsüz,istenmeyen ve terk edilmiş hissederiz.Belki sürdürmek için zorlarız ama son gelmiştir.İşte o an direnmek yerine kabul etmek en doğru yaklaşım olacaktır aksi takdirde yalnızca kendimizi yıpratırız.Hem her son yeni bir başlangıçtır! Bunu bile bile direnmek bakkala gidip yeni bir kutu süt almaktansa dolaptaki bozuk sütü içip zehirlenmek gibidir! Yenilik hep iyi gelir çünkü ruhunuzun ihtiyacı olan evrilmektir! Yeniliklere açık olmanın nasıl hissedildiğini bilmek ister misiniz? Yeni sayfaların size iyi geleceğini bilmek ister misiniz? Yeniliklere uyum sağlamanın mümkün ve güvenli olduğunu bilmek ister misiniz?
Ege’den Haberler
Uzun zamandır bloga yazı ekleyemiyorum ama sanmayın ki yazmayı bıraktım.
Okuyucularıma müjde, içinde bulunduğumuz yüzyılda biteceğini bildiğim kitabımla haşır neşirim.
Evet biraz bencilce ama gelen ilham perisine, hep kitap için mesai yaptırıyorum.O da yeni nesil peri sanırım rahatlığı ön planda tutuyor, gel dediğimde gelmiyor,uykumun en tatlı yerinde yanağıma bir öpücük kondurarak yataktan kaldırıyor.Öpücük işin şakası , peri cool, nazlanırsam “sen bilirsin canım bye” dedikten sonra bir süreliğine sokağıma uğramıyor.
Perileri bir kenara bırakıyorum.Bilgi çok, toparlamak vakit alıyor.Hayata bakış açımın ve tekniğimin yanına, biraz Hint felsefesi, bir kaç satır meditatif bilgi ve bir tutam kedi bıyığı eklemeye kalkınca dağılıp merkeze dönmek vakit alıyor haliyle.
Benden haberler böyle…
Çok alakasız olacak ama bir konu daha var paylaşmak istediğim.Hani “kişisel gelişim” diyorlar ya yaptığım işlerin ana başlığına, ben onu hiç sevemedim sevgili okur.Tınısı mı hafif geliyor, kapsadığı alan mı dar geliyor , karar veremedim ama sevmedim işte. Yani benim de sevmediklerim oluyor, ama ismine takılmıyorum,işime bakıyorum.Sevgi pötürcüğü kişisel gelişimcilerin aksine sevmediklerimi de paylaşma özgürlüğümü seviyorum belki de… Asıl takıldığım nokta; kimse geliştiremez kişiyi, kişi kendini geliştirmeyi seçmedikten sonra!